Teminat oranı ve likidite karşılama oranı arasındaki fark nedir?

FİNANSAL YÖNETİM I - Ünite 8 Konu Anlatımı 2 (Kasım 2024)

FİNANSAL YÖNETİM I - Ünite 8 Konu Anlatımı 2 (Kasım 2024)
Teminat oranı ve likidite karşılama oranı arasındaki fark nedir?

İçindekiler:

Anonim
a:

Yatırımcı ve analistler, bir şirketin finansal yükümlülüklerini yerine getirme becerisini belirlemek için kapsam oranlarını kullanmaktadır. Likidite karşılama oranı özellikle bankacılık sektöründe kullanılmak üzere geliştirilmiştir.

Kapsama Oranı

Sağlam kapsama oranlarına sahip şirketler mevcut yükümlülükleri yerine getirebilir ve günlük veya kârlılığı olumsuz yönde etkilemeksizin büyük veya beklenmedik giderleri karşılayabilir. Değerli yatırımlarda, tutarlı olarak olumlu kapsama oranları, hissedarlarına istikrarlı bir getiri sağlayacak iyi yönetilen bir şirketin işareti olarak düşünülür.

Birçok kapsam oranları, finansal yükümlülükleri yerine getirmek için bir şirketin likit varlıklarına odaklanmaktadır. Bir şirket, kısa vadeli bir sürede hesap bakiyelerini ve menkul kıymetleri kontrol etme gibi likit varlıkları nakit olarak kolayca değiştirebilir.

Likidite Karşılama Oranı

2008 bankacılık krizinde, özellikle bankalar söz konusu olduğunda, likidite basit bir muhasebe kaygısından çok daha fazla olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Gelecekte yaşanan krizleri önlemek için tüm mali kurumların finansal zorlanma dönemlerinde bile çözücü kalma kabiliyetine sahip olmasını sağlamak için düzenlemeler geliştirildi.

Likidite karşılama oranı, bir bankanın yüksek kaliteli likit varlıklarını, 30 günlük bir süre için beklenen net nakit çıkışlarına bölmek suretiyle hesaplanmaktadır. Yeni kural, tüm bankaların en az% 100'lük oranlara sahip olmasını gerektiriyor. Bu, bir bankanın ani bir fon sıkıntısı çekmesi durumunda, nakit rezervlerini kullanması veya finansal yükümlülüklerini en az 30 gün karşılamak için yüksek derecede likit varlıklarını satması anlamına gelir. Bu zorunlu para yatırma, bankaların, diğer varlıkları tasfiye etmekten önce herhangi bir krizi çözmek için veya başka kaynaklar bulmaya yetecek kadar zamana sahip olmasını sağlar.

Diğer tüm işlerde olduğu gibi, bankalar da her zaman tüm masraflarını bekleyemez. Bununla birlikte, diğer işletmelerin aksine, bir bankanın iflas etmesinin yarattığı potansiyel domino etkisi ekonomi üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabilir. Likidite kapsam oranı kuralının uygulanması, likit varlıkların yeterli saklama kapasitesinin korunmasının sadece ihtiyatlı bir mali pratik olmadığını; aynı zamanda yasal bir gerekliliktir.